Eşini ve kızını yangın felaketinde kaybetti… Babanın sözleri damgalandı: “Gücümle savaşacağım” – Breaking Türkiye News
Bolu Grand Kartal Oteli çıkan yangında hayatını kaybetti. Öğretmen Kübra Tonguç’un altınları ve kızı Alya Altın, Manisa’nın Soma ilçesinde baba ocağına yaptığı son yolculukta kovuldu.
Ailenin babası yangından yaralı olarak kurtuldu Hilmi altın Cenaze sırasında bir eli karısının tabutunda kalmak zorunda kaldı.
İzmir’de yaşayan altın aile, tatil için gittikleri otelde çıkan yangının ardından büyük üzüntü yaşadı. Eşini ve kızını yangında kaybeden Baba Hilmi Altın, yaşadıklarını anlatan bilgi notunu sosyal medya hesabından paylaştı.
Altın,”Eşim Kübra’nın günü “Hilmi kalk, yangın var, seni alırız!” Bu sözle gözlerimi açtığımda eşimin ve kızımın odadan koşarak çıktığını gördüm. Giyinip odadan çıktığımda (tahmini 30-50 saniye) çok yoğun zehirli dumanla karşılaştım ve nefes almam imkansız hale geldi. Merdivenleri birkaç kez denememe rağmen bulamadım. Eşimin ve oğlumun bir an önce hayatta kalmama yardım edeceğini düşünerek sekizinci kattaki koridordaki arkadaşlarımızın yanına döndüm. Onlarla birlikte diğer arkadaşlarımız da Yalçın ailesinin odasına sığındılar. Çarşaflarla planlama yapılırken bir kez daha eşimin ve kızımın peşine düşmek istedim. Yüzüme ıslak bir havlu sardım ve tekrar arkadaşlarımın odasından çıktım. Ancak duman çok daha kötüydü ve artık sıfır görüş vardı. Ancak yine de merdivenleri çağırmaya cesaret edemedim.
Rastgele dumandan uzaklaştığımda koridorun sonunda nefes almaya imkan veren daha az zihinsel bir alanda kalabalık bir grubun camı kırmaya çalıştığını gördüm. Hemen onlara katıldım ve birlikte bir odaya sığındım. Hatırladığım kadarıyla 13 kişiydik. Çocuklar ve kadınlar çoğunluktaydı. Odada inanılmaz bir uyum içindeydik ve herkes önce çocuklara, sonra kadınlara, en son da erkeklere başvurmaya başladı. Arkadaşlar çarşafları hızla bağlarken gözlerim yataklara takıldı. Yataklar oldukça küçüktü. Yatakları atar mıyız diye sorunca hiç tereddüt etmeden herkes var gücüyle yatakları büktü. Önce çocukları, sonra kadınları yataklara indirdik. Erkeklerin dostu, çarşafları sabit bir yere bağlıyorum. İlk ben aşağı indim. Önümdeki arkadaşım da çarşafları kırıp üzerime küçük bir çarşaf parçası bıraktı. Beni 5. katın verandasındaki 8. katın penceresinin arkasında bırakarak yatağa düştüm.
Sanırım orada kurtarmaya çalışan bir arkadaşıma rastladım. Birbirimizin iyi olduğunu anladığımızda karımı ve oğlumu bulmak için koştum. Ancak hiçbir yerde bulamadım. Personelden acilen pencerenin altına yatak getirmelerini istedim çünkü yatak fikri faydalıydı çünkü diğer insanlara da yardımcı olabilirdi. Biz de diğer oteldeki yatakları atmaya başladık. AFAD ekibi kalabalıklaşınca sağ kalanları diğer otele götürdü. Ne yazık ki sonuçta bu otel eşim Kübra’yı ve kızım Alya’yı benden aldı. Dünyanın en acı tarifi imkansız“dedi.
“Birlikte cennete yürüdüler”
Tatil için iki aile olarak Bolu’ya gittiklerini anlatan Hilmi Altın, “O otele ilk gittiğimizde bebek arabasından birlikte büyüyen, üniversite planlarını birlikte yapan, aynı evde yaşama hayalleriyle büyüyen çocuklarımızın tatil isteklerini gerçekleştirmek istedik. Ama birlikte yürüyeceklerini bilmiyorduk. Kızımızı canından çok seven eşim, asla ayrılamayacağı küçük aletini son nefesinde bile elinden bırakmadı. Birlikte gittiğimiz Yalçın ailesinden Atakan Hoca ve küçük derini, sevgili kızım Alya ve sevgili eşim Kübra ile özledik. Atakan’ın eşi Biricik Yaprak ve kızımız Bay’ı zar zor ailelerine ve bize teslim ettiler. O odadaki, o oteldeki insanlar için canları pahasına koşan herkesten Allah razı olsun. Çok büyük bir yaşam pazarıydı. Ama bu utanç verici değildi! Göz göre göre katliam yapıldı. O otelde bize resmi olarak ölüm ölüsü deniyordu“dedi.
“Eşimin ve kızımın can borcu üzerime yüklendi.”
Baba Hilmi Altın duygu dolu sözlerini şöyle noktaladı:
“Allah bana eşimin hayatını, kızımın hayatını bana yüklü bir hayat vermiş. Sorumluların oldukça sorumlu olduğu cezayı almak için var gücümle mücadele edeceğim. Bu noktada devletimize olan güvenim sarsıldı. ve adalet cezalandırılacak.